TAŞAELİ’NDE (DAĞLIK KLİKYA), ÇEVRE VE DOĞA’IN YOKOLUŞ SÜRECİ AÇISINDAN GERİ SAYIM BAŞLADI…
YEŞİLOVACIK YAKIN BİR GELECEKTE KARAOVACIK MI OLACAK?
Akkuyu Nükleer Santrali ‘ne çimento üretmek için sessiz sedasız Silifke’de kurulan Çimento Fabrikasına hammadde olarak kullanmak üzere 22000 ton kömür, EL MUHAMMEDİNE gemisi ile Yeşilovacık’ta yeni yapılan limana getirildi . Bu durum, daha sonra tonlarca kömürün elleçleme işleminin yapılacağı limanda bir ilk olması nedeniyle, Doğu Akdenizin en önemli turizm ve doğal SİT alanlarının kaybedilmesi yönünde geri sayımın başlangıcıdır.
Bölgedeki son Akdeniz fok ailelerinin yaşamasına engel olacak liman için daha önce mahkeme kararı ile yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Ancak, Bern sözleşmesi ile koruma altına altında olan, ODTÜ Deniz Bilimleri yetkililerinin fokların yaşamını olumsuz etkileyeceği açıklama ve Orman Bakanlığın Çevre Koruma Daire Başkanlığınca bunu doğrulayan yazılarına rağmen inşaat her nedense mahkeme kararını değiştirdi ve inşaat yeniden devam etti. Daha sonra imzaladığımız “ Bern Sözleşmesi” ile koruma altına alınan Akdeniz foklarının mağarası kimliği bilinmeyen kişiler tarafından havaya uçuruldu.
Ayrıca, önümüzdeki günlerde, şayet yapılacağı söylenen üç termik santralle beraber,milyonlarca ton kömürün elleçlemesinin yapılması için liman yapılan Yeşilovacık, daha önceki yıllarda ilan edilen turizm bölgesi içinde idi. Buna rağmen, AB’de yarattığı çevre yükü nedeniyle vazgeçilen bir sektör olan Çimento fabrikasına, Nükleer Santral için gereken 10 milyon ton çimentoyu üretmek için Silifke’de kurulması için izin verildi.O günkü yerel yöneticileri iş sahası yaratacağız vaadiyle ikna edip, liman yapımı başlatıldı.
Yapılan limanın ve gelen gemilerin denizi kirletmemeleri ve çevre güvenliği için ne derece uygun olduğu ve bu işlemlerin nasıl ve kim tarafından denetleneceği bilinmiyor. Bu gemi ve arkasından gelecek milyonlarca ton kömürün, elleçleme ve taşıma esnasında oluşacak döküntü ve tozumanın çevredeki insan sağlığına etkisi konusunda ne gibi önlemler alındı bilinmiyor. Çünkü gözlerden ırak yerde yapımı tamamlanan ve yakında faaliyete geçmeye hazırlanan fabrikaya gidecek güzergah üzerinde yerleşim yerleri var.Taşımalarda oluşacak döküntü ve tozumanın halk sağlığı ve tarıma zararının nasıl önleneceği , şirket yetkililerince halka bir açıklama ve güvence verilmediği için bilinmiyor?
Gelen ilk geminin boşaltılması esnasında, denizin ve doğanın zarar görmemesi için ne gibi önlemler alındı? Uluslar arası sözleşmelerle koruma altına alınması için güvence verdiğimiz Foklar için ne gibi önlemler alındı? Bunlar için gerek şirket, gerekse ilgili bakanlık yetkililerinin, o bölgede tarımdan ve balıkçılıktan geçinen yöre halkına güvence vermeden ve ilgili meslek odalarına bilgi verilmeden boşaltma yapılması doğru ve etik midir?
Özellikle, ekteki 15.01.2013 tarihinde ilgili bakanlık ilgili birimlerinin yazışmalarında açıkça belirtildiği ve imza attığımız uluslar arası sözleşmeler olduğu halde, yürütmeyi ilk önce durduran mahkeme, hangi gerekçe ile yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı? Liman yapımı için, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü yetkililerinin uyarıları ve bilimsel raporları ortada iken, ÇED olumlu raporu, hangi bilimsel görüşe dayanarak verilmiştir? Uluslar arası sözleşmelerle koruma altındaki, ve limana çok kısa mesafede mağaralarda yaşayan fok ailelerinin etkilenmemesi için, gemilerin dolum boşaltımlarındaki gürültü ve diğerdeniz kirliliği için ne gibi önlemler alındı? Fokların mağarasını kim, neden tahrip etti? Tahribat için soruşturma yapıldı mı? Yapıldı ise sonuçları neden açıklanmadı?
Bu sorulara yanıt verilmeden, bölgede faaliyette bulunan turizmcileri ,yöre halkını ve ilgili meslek odalarını (ve biz yurttaşları) ikna etmeden , yanaşan ilk gemiden ilk kömür boşaltması ve taşınması yörenin doğasına ve halkının geçim kaynaklarına vurulan ilk darbe olacaktır? Tabi ki sonra, fok mağarasının tahribi ile doğanın ekolojik zincir ile yok olması süreci başlayacaktır. Önce yöreye özgü foklar ve balıklar yok olacak veya göç edecek, sonra yöredeki insanlar.
Milyonlarca yılda oluşan Doğu Akdeniz’deki doğal SİT alanları yok olup ve Yeşilovacık, Karaovacık mı olacak?
Gözünüz aydın nükleer lobisi, sizin sayenizde daha Nükleer Santral çalışmaya başlamadan, onun ayağını sürüyerek getirdiği , tesis ve fabrikalardan Taşeli’nde çevre kirliliği ve yokoluş süreci başlıyor. Tahribatın asıl büyüğü, çimento fabrikası ve daha sonra termik santraller çalışmaya başladıktan sonraçok yakında arkadan gelecek. 26.04.2015
Serdar ERKAN, Mak. Müh,
MMO Mersin Şube 4. ve 5. Dönem Şube Bşk.
BENZER HABERLER