Sevmek ve sevilmek, insanoğlunun en çok ihtiyacını hissettiği duygulardandır.
Ancak ne sevmek, sevilmeden anlamlıdır; ne de sevilmek, sevmeden bir anlam taşır.
İkisi bir arada olunca güzeldir, ikisi karşılıklı olunca değerlidir. Hepimiz bireyselleşmenin, menfaatlerin, çıkarların ve aşırı rekabetin yaşandığı bir dünyada hayatımızı sürdürüyoruz. İnsanların sadece ama sadece kendilerini düşündüğü bir çağda yaşıyoruz ve bunun zorluklarını her gün tecrübe ediyoruz.
Bu bizi yoruyor. Hayatı daha da çekilmez kılıyor.
Kaygılarımız artıyor, güvensizlik sokaklarda kol geziyor.
Korkusuzca, kaygısızca, hesapsızca sırtımızı yaslayacak bir insan arıyor, arıyoruz…
Oysa biz, yani insanoğlu sevmeye geldi bu dünyaya. Sadece sevmeye değil elbette. Ama sevgiyle başlayan bir yaşam insanın hem kendine hem de çevresine vereceği mutluluğun kaynağıdır. Bu yüzden her şey sevmekle başlamıştır.
Hayatı severiz, kendimizi severiz, çevremizdeki insanları severiz ve bizi sevecek insanlar görmek isteriz.
Bütün bunların yanında özel bir sevgi ararız. Adına sevgili deriz.
Sevgi de sevgili de elbet bir güne sığdırılmaz, sığdırılamaz…
Ama sevginin ve sevgilinin bir ömre sığabileceğini, sığdırılabileceğini kim iddia edebilir ki?
Bu yüzden sevgiye ve sevgiliye dair ne varsa biteviye akıp giden, geri döndürülemeyen zamanın içinde yakaladığımız her anı değerlendirmek, küçük ömrümüze sığdırabileceğimiz en büyük güzelliklerdendir.
Bir günlüğüne de olsa aşık ile maşuk birbirini mutlu ediyorsa eğer, gül bülbüle dikenini değil güzel kokusunu sunuyorsa eğer, Mecnun Leyla’sına, Ferhat Şirin’ine kavuşuyorsa eğer, bir günlüğüne de olsa mutluluk mutluluktur.
İnsan da en çok buna ihtiyaç duymaktadır.
Bugün 14 Şubat sevgililer günü. Bugünle ilgili çokça klişe var belki…
Klişeleri geride bırakıp, nasıl mutlu oluyorsanız öyle davranın…
Sevgiyle kalın…
BENZER HABERLER