Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED), Dragon Çayı’ndaki kirlilik ve kokuya karşı önlem alınmasını istedi.
Dernek üyeleri ve bir grup vatandaş, Dragon Çayı kıyısında basın açıklaması yaptı.
MERÇED Anamur Temsilcisi Seyda Afyoncu, bir yıldır Dragon Çayı’ndan yayılan kötü koku nedeniyle çevrede yaşayan vatandaşların rahatsız olduğunu, Alaköprü barajından yaz aylarında yeterli su verilmediği için de tarımsal sulamada sıkıntılar yaşandığını belirterek şunları söyledi:
“KÖTÜ KOKU RAHATSIZ EDİYOR, SULAMA SIKINTISI YAŞANIYOR
Bizler bugün buraya, yaşam hakkı ile özdeş su hakkımızın savunması için gelmiş bulunmaktayız. Yaklaşık bir yıldır Dragon Çayı’nın etrafında yoğun biçimde hissedilen ve atık su deşarjından kaynaklı olması kuvvetle muhtemel kötü koku nedeniyle, çayın kıyısındaki halk daha çok olmak üzere, tüm Anamur halkı büyük rahatsızlık hissetmektedir. Ayrıca yaz başından itibaren çaya bırakılan suyun ciddi biçimde azaltılması nedeniyle de tarımsal sulama ve içme suyu sıkıntısı baş göstermiştir. Geçtiğimiz aylarda kuyu suyu verilen bazı mahallelerimizde, evlerin musluklarından epey bir süre tuzlu su akmıştır. Bu mahallelerin sakinleri, musluk suyunu içemediği gibi, çay dahi demleyememişler ve uzunca bir süre hazır su kullanmak zorunda kalmışlardır.
KOCAÇAY KURUMAYA YÜZ TUTMUŞ DEREYE DÖNDÜ
Herkes tarafından da gözlemlendiği üzere, eskiden gürül gürül, hatta azgın akması nedeniyle halk arasında Koca Çay diye tabir edilen Dragon Çayı, neredeyse kurumaya yüz tutan kötü kokulu bir dereye dönmüştür. Koca Çayın bir vakitler sepetlerle avlanan meşhur alabalığı son zamanlarda topluca ölmeye başlamış, şimdi ise tamamen yok olmuştur. Keza, kurda kuşa, börtü böceğe, kelebeğe, arıya ev sahipliği yapan sazlık alanlar da yok olup gitmiş; artık kuruyan çayın yatağı, birkaç çobanın keçisine, koyununa otlak olmuştur.
KÖTÜ KOKUNUN YAĞMUR YAĞINCA GEÇECEĞİNİ SÖYLEDİLER
Bu konuyla ilgili olarak yetkililere halkımızca yapılan tüm şikayetler sonuçsuz kalmış ve bugüne değin sorunun çözümüne dair tek bir adım atılmadığı gibi, hiçbir yetkili tarafından yeterli ve inandırıcı bir açıklama dahi yapılmamıştır. MESKİ yetkilileri, baraj gölünün etrafındaki köylerin arıtma tesislerinin çok iyi çalıştığını ve kokunun nedeninin arıtılmamış lağım atığı olmadığını; akarsuları ve yer altı sularını temiz tutmakla, korumakla görevli DSİ Müdürü ise, kokunun temizlik yapılmadan doldurulan baraj gölündeki taban suyundan kaynaklı olduğunu ve kötü kokunun yağmurlar yağınca geçeceğini iddia etmiştir.
YERALTI SUYU TUZLANDI, YAĞMUR YAĞMAZ OLDU
Ne yazık ki HES’lerin ve baraj gölünün zararlı etkilerinin en bariz sonuçlarından biri olarak, artık yağmur yağmaz olmuş ve yer altı suları deniz suyundan beslenir hale gelerek tuzlanmıştır. Tuzlu yer altı suyu nedeniyle geçici çözüm olarak tarlasına toprak dökemeyen çiftçilerimiz, ürün kaldıramaz hale gelmiştir. Son günlerde küresel olarak da ısıttığımız doğa ana bize, şakır şakır yağan yağmurların yerine, gök gürültüsüne eşlik eden şimşek görseli ile ardından gelen üç beş yağmur damlası sunmaya başlamıştır. Yani, Sayın DSİ müdürümüzün ‘’Yağmurlar yağıp, barajdaki su çoğalınca, çaydan yayılan kötü koku geçecektir’’ şeklindeki öngörüsü bir türlü gerçekleşememiştir. Küresel ısınma ile birlikte HES’lerin ve barajda su tutulmasının yarattığı olumsuz etkiler çığ gibi büyümekte olduğu halde, yetkililerce hiçbir önlem alınmamaktadır.
‘KIBRIS’A ŞIRIL ŞIRIL AKACAK’ DENEN SU, HARIL HARIL AKDENİZ’E AKIYOR
Anamurlunun tüm karşı duruşuna rağmen, sözde Kıbrıs’a su verme amacıyla ‘’yüzyılın projesi’’ ya da ‘’rüya proje’’ diye reklamı yapılarak 2011 yılında başlatılan ve ’’Anavatanın suyu yavru vatan şırıl şırıl akacak’’, ‘’7525 kişiye istihdam sağlanacak’’, ‘’ Su medeniyettir’’ reklamlarıyla 2015 yılında görkemli bir törenle açılışı yapılan Alaköprü Barajı ve HES projesi, Anamur Halkının kabusu ve medeniyetsizliği olmuştur. Söz konusu rüya proje ne yazık ki Kıbrıs’a da yaramamış ve bir dönem bazı anlaşmazlıklar nedeniyle, Dragon Çayı’nın suyu, Kıbrıs’a şırıl şırıl akacağı yerde, harıl harıl Akdeniz’e akıtılmıştır. Sonuçta ise, Anamur halkı yağmursuz ve susuz kalmış, topraklarını sulayamamış, çayını tuzlu su ile demlemeye başlamıştır. Medeniyet söylemiyle sevimli kılınmaya çalışılan Kıbrıs’a su verme projesi, bu suyun asıl sahibi olan Anamur halkını susuz ve medeniyetsiz bırakmıştır.
BÖYLE GİDERSE CİDDİ SUSUZLUK SORUNU YAŞANACAK
Son bir yılda, akarsuların üzerine HES’ler yapılarak ve barajlara hapsedilerek doğal akışının kesilmesinin zararlarının bilimsel netliği bir yana, halkımızca da net olarak gözlemlenmiş ve deneyimlenmiştir. Bu nedenle burada, HES’lerin ve suyun beton barajlara, borulara hapsedilmesinin zararlarını tekrar etmeyeceğiz. Çünkü hepimiz bu zararların etkilerini yaşayıp gördük, yetkililerce acilen önlem alınmazsa daha da yaşayıp göreceğiz. Eğer ki yetkililerin sorumsuz ve duyarsız tavırları bu şekilde sürerse, gelecek yıl, bu yıldan da kötü olacak ve Anamur halkı olarak susuzluğa dair daha ciddi sorunlar yaşayacağız.
DRAGON ÇAYI’NIN SUYUNU GERİ İSTİYORUZ
Bizler, bu anlamda, Anamur’un can damarı olan Dragon Çayı’nın suyunu, eskisi gibi gürül gürül, temiz ve berrak akacak şekilde geri istiyoruz. Yaklaşık bir yıldır maruz kaldığımız koku, bize göre, Dragon Çayı yatağına, halkı isyan ettirmeyecek ölçüde verilen sözde can suyu eşliğinde bırakılan deşarj atıklarından kaynaklıdır. Bu nedenle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü, DSİ ve MESKİ başta olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz. Suyumuzu kirleten etkenleri önce ortadan kaldırıp temizleyin, sonra bize geri verin. Aksine durumda Dragon Çayı’nı kirleten, suyunu içindeki canlılarla birlikte yok eden etkenlere karşı tüm hak arama yollarını kullanacağımızı buradan herkese duyuruyoruz. Dragon Çayı’nın suyu öncelikle bize, yani suyun sahibi olan Anamur halkına aittir. Hiç kimse bizleri su hakkının savunmasından geri bırakamayacaktır.”
HIDIR BAZ: “İKİ SEZONDUR İŞ YAPAMIYORUZ, MAĞDUR OLDUK”
Dragon Çayı kenarında yazlık çay bahçesi işleten Hıdır Baz da barajın faaliyete geçmesinden bir yıl sonra koku yayılmaya başladığını ve balık ölümlerinin gerçekleştiğini belirterek, “Yetkili kurumlara yazılar yazarak bunların araştırılmasını istedik. Uzun süre muhatap bulamadık. En sonunda İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü buradan bir analiz aldı ve analizde lağıma rastlandı. MESKİ’nin devralmasından sonra balık ölümleri durdu ama koku devam ediyor. Biz iki sezondur iş yapamıyoruz. Buraya gelenler çay kenarına inip kokuyu alınca hemen buradan uzaklaşıyorlar. Sorunun çözülmesini istiyoruz. Çaya yakın işletmeler mağdur durumda” diye konuştu.
BENZER HABERLER